ŞİRK, “ALLAH’TAN BAŞKA İLAH YOKTUR” ilkesini çiğnemektir-
6En’am/19 9Tevbe/31
Kelime-i tevhid, “Allah vardır ve birdir” olmadığı gibi “Allah’tan başka varlık yoktur” veya “Allah’tan başka Allah yoktur” demek değildir.
İslam, din belirleme hak ve yetkisini yalnızca Allah’a vermektir. Din, yalnızca haramlarla ifade edildiği gibi haram, helal ve farzlarla da ifade edilir.
Din gönderme, peygamber seçme ve dini esasları belirlemede Allah’ın ortağı yoktur. Bu konuda Kuran’da şöyle buyrulmuştur: “Şüphesiz ki Kitabı sana hak olarak indirdik. O halde sen de dini Allah’a ait görerek kulluk et.”(39Zümer/2)
6En’am/148-Allah’a ortak koşanlar diyecekler ki: “Eğer Allah dileseydi, biz de, babalarımız da ortak koşmazdık; hiçbir şeyi de haram kılmazdık.” Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) böyle yalanlamışlardı da sonunda azabımızı tatmışlardı. De ki: “Sizin (iddialarınızı ispat edecek) bir bilginiz var mı ki onu bize gösteresiniz? Siz ancak kuruntuya uyuyorsunuz ve siz sadece yalan söylüyorsunuz.”
16Nahl/35-Allah’a ortak koşanlar, dediler ki: “Allah dileseydi ne biz, ne de atalarımız O’ndan başka hiçbir şeye tapmazdık; O’nun emri olmadan hiçbir şeyi de haram kılmazdık.” Kendilerinden öncekiler de böyle yapmıştı. Peygamberlere düşen sadece apaçık bir tebliğdir.
6En’am/150-“De ki: “Haydi, Allah şunu haram kıldı” diye tanıklık yapacak şahitlerinizi getirin. Onlar şahitlik etseler de sen onlarla beraber şahitlik etme. Ayetlerimizi yalanlayanların ve ahirete inanmayanların arzularına uyma. Onlar Rablerine, başka şeyleri denk tutuyorlar.” 6En’am/151-De ki: “Gelin, Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri okuyayım: O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya babaya iyi davranın…
10Yunus/59-60-“De ki: “Gördünüz mü, Allah’ın size rızık olarak indirdiği şeylerin bir kısmını haram ve bir kısmını helâl yaptınız.” De ki: “Allah mı size böyle izin verdi, yoksa siz Allah hakkında yalan mı uyduruyorsunuz? Peki, bu kendi yalanlarını Allah’a yakıştıranlar, Kıyamet Günü (başlarına gelecek olan) hakkında acaba ne düşünüyorlar? Gerçek şu ki, Allah insanlara karşı sınırsız cömertlik göstermektedir; ama (ne yazık ki) onların çoğu şükrünü bilmez.”
42Şura/21-Yoksa onlar, Allah’ın asla izin vermediği şeyleri kendileri için (hukuki ve) ahlaki bir yükümlülük (din) haline sokan sözde ilahi ortakları mı var? Nihai hüküm ile ilgili (Allah’ın) bir kararı bulunmasaydı, onlar arasında her şey (bu dünyada) hükme bağlanmış olurdu ama zalimleri (öteki dünyada) acı bir azap beklemektedir.
Allah’tan başka dinî ilkeleri (haram, helal, farz) belirleyen yoktur. BU KONUDA BİR YETKİ PAYLAŞIMI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR. Tüm peygamberler dinî, ilahî kitaptan öğrenmişlerdir. Peygamberlerin veya din bilginlerinin din koyma (haram, helal, farz belirleme) yetkileri yoktur. Allah, bu konuda hiç kimseyi yetkisine ortak kılmamıştır. Din belirleme hak ve yetkisini Allah’tan başkasına vermek, dinî ilkeleri belirleme konusunda sanki Allah’ın ortağı varmış gibi bir anlayışı getirmektedir. Oysa Allah’ın insana hitap etme amacı, ona dinî ilkeleri öğretmektir. Allah’tan başkasına ilahlık yakıştırmak şirk olarak tanımlanmıştır. Fazladan ilahî buyruklar veya yasaklar türetmek ya da ilahî buyrukları geçersiz kılmak insanların özgürlüğünü kısıtlar ve onları mutsuz kılar.
Allah’ın bildirdiği ilahî buyruklar veya yasaklar insan özgürlüğünü kısıtlayıcı değil, geliştirici ve genişleticidir. Oysa insanların din adına türettiği buyruklar ve yasaklar, özgürlükleri daraltıcıdır. Örneğin, Allah; cana kıymayı, çalmayı, zulmü, haksızlığı, kula kulluğu haram kapsamına almıştır. Bunlarla insanlar yaşam hakkı ve mal güvenliğine sahip olacak; onurları korunacak ve özgürlükleri artacaktır. Hindular sığır grubu etini yemeyi, Hristiyan ve Budistler ruhban sınıfı için evlenmeyi, Katolikler boşanmayı dinî bir sakınca görmekle, insanların özgürlüklerine kısıtlama getirmişler ve mensuplarını mutsuzluğa sürüklemişlerdir.
—————————————o——————————————
Din belirleme hak ve yetkisini hem Allah’a, hem de Allah’tan başkasına verenler, Allah’ın helal kıldığını haram ve haram kıldığını helal kıldıkları zaman ilahi hak ve yetkiye birilerini ortak kılmış olurlar.
Allah hakkında (din konusunda) yalanlar uydurmak (iddialar ortaya atmak) veya uydurulan bu yalanlara inanmak, ilahi kitabı tek ve yetkin kanıt olarak görmemek(6En’am/19), ilahi kitabı yeterince doğru tanımamak(6En’am/20) ve bilerek veya bilmeyerek en büyük zulüm olan şirki işlemektir(6En’am/21-23):
16Nahl/116-“Dillerinizin yalan yere nitelendirmesinden ötürü “Şu helâldir, şu haramdır,” demeyin, yoksa Allah hakkında yalan uydurmuş (Allah’a iftira atmış) olursunuz. Allah hakkında yalan uyduranlar ise kurtulamazlar.”
Kelime-i tevhid, “Allah vardır ve birdir” olmadığı gibi “Allah’tan başka varlık yoktur” veya “Allah’tan başka Allah yoktur” demek değildir.
İslam, din belirleme hak ve yetkisini yalnızca Allah’a vermektir. Din, yalnızca haramlarla ifade edildiği gibi haram, helal ve farzlarla da ifade edilir.
Din gönderme, peygamber seçme ve dini esasları belirlemede Allah’ın ortağı yoktur. Bu konuda Kuran’da şöyle buyrulmuştur: “Şüphesiz ki Kitabı sana hak olarak indirdik. O halde sen de dini Allah’a ait görerek kulluk et.”(39Zümer/2)
6En’am/148-Allah’a ortak koşanlar diyecekler ki: “Eğer Allah dileseydi, biz de, babalarımız da ortak koşmazdık; hiçbir şeyi de haram kılmazdık.” Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) böyle yalanlamışlardı da sonunda azabımızı tatmışlardı. De ki: “Sizin (iddialarınızı ispat edecek) bir bilginiz var mı ki onu bize gösteresiniz? Siz ancak kuruntuya uyuyorsunuz ve siz sadece yalan söylüyorsunuz.”
16Nahl/35-Allah’a ortak koşanlar, dediler ki: “Allah dileseydi ne biz, ne de atalarımız O’ndan başka hiçbir şeye tapmazdık; O’nun emri olmadan hiçbir şeyi de haram kılmazdık.” Kendilerinden öncekiler de böyle yapmıştı. Peygamberlere düşen sadece apaçık bir tebliğdir.
6En’am/150-“De ki: “Haydi, Allah şunu haram kıldı” diye tanıklık yapacak şahitlerinizi getirin. Onlar şahitlik etseler de sen onlarla beraber şahitlik etme. Ayetlerimizi yalanlayanların ve ahirete inanmayanların arzularına uyma. Onlar Rablerine, başka şeyleri denk tutuyorlar.” 6En’am/151-De ki: “Gelin, Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri okuyayım: O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya babaya iyi davranın…
10Yunus/59-60-“De ki: “Gördünüz mü, Allah’ın size rızık olarak indirdiği şeylerin bir kısmını haram ve bir kısmını helâl yaptınız.” De ki: “Allah mı size böyle izin verdi, yoksa siz Allah hakkında yalan mı uyduruyorsunuz? Peki, bu kendi yalanlarını Allah’a yakıştıranlar, Kıyamet Günü (başlarına gelecek olan) hakkında acaba ne düşünüyorlar? Gerçek şu ki, Allah insanlara karşı sınırsız cömertlik göstermektedir; ama (ne yazık ki) onların çoğu şükrünü bilmez.”
42Şura/21-Yoksa onlar, Allah’ın asla izin vermediği şeyleri kendileri için (hukuki ve) ahlaki bir yükümlülük (din) haline sokan sözde ilahi ortakları mı var? Nihai hüküm ile ilgili (Allah’ın) bir kararı bulunmasaydı, onlar arasında her şey (bu dünyada) hükme bağlanmış olurdu ama zalimleri (öteki dünyada) acı bir azap beklemektedir.
Allah’tan başka dinî ilkeleri (haram, helal, farz) belirleyen yoktur. BU KONUDA BİR YETKİ PAYLAŞIMI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR. Tüm peygamberler dinî, ilahî kitaptan öğrenmişlerdir. Peygamberlerin veya din bilginlerinin din koyma (haram, helal, farz belirleme) yetkileri yoktur. Allah, bu konuda hiç kimseyi yetkisine ortak kılmamıştır. Din belirleme hak ve yetkisini Allah’tan başkasına vermek, dinî ilkeleri belirleme konusunda sanki Allah’ın ortağı varmış gibi bir anlayışı getirmektedir. Oysa Allah’ın insana hitap etme amacı, ona dinî ilkeleri öğretmektir. Allah’tan başkasına ilahlık yakıştırmak şirk olarak tanımlanmıştır. Fazladan ilahî buyruklar veya yasaklar türetmek ya da ilahî buyrukları geçersiz kılmak insanların özgürlüğünü kısıtlar ve onları mutsuz kılar.
Allah’ın bildirdiği ilahî buyruklar veya yasaklar insan özgürlüğünü kısıtlayıcı değil, geliştirici ve genişleticidir. Oysa insanların din adına türettiği buyruklar ve yasaklar, özgürlükleri daraltıcıdır. Örneğin, Allah; cana kıymayı, çalmayı, zulmü, haksızlığı, kula kulluğu haram kapsamına almıştır. Bunlarla insanlar yaşam hakkı ve mal güvenliğine sahip olacak; onurları korunacak ve özgürlükleri artacaktır. Hindular sığır grubu etini yemeyi, Hristiyan ve Budistler ruhban sınıfı için evlenmeyi, Katolikler boşanmayı dinî bir sakınca görmekle, insanların özgürlüklerine kısıtlama getirmişler ve mensuplarını mutsuzluğa sürüklemişlerdir.
—————————————o——————————————
Din belirleme hak ve yetkisini hem Allah’a, hem de Allah’tan başkasına verenler, Allah’ın helal kıldığını haram ve haram kıldığını helal kıldıkları zaman ilahi hak ve yetkiye birilerini ortak kılmış olurlar.
Allah hakkında (din konusunda) yalanlar uydurmak (iddialar ortaya atmak) veya uydurulan bu yalanlara inanmak, ilahi kitabı tek ve yetkin kanıt olarak görmemek(6En’am/19), ilahi kitabı yeterince doğru tanımamak(6En’am/20) ve bilerek veya bilmeyerek en büyük zulüm olan şirki işlemektir(6En’am/21-23):
16Nahl/116-“Dillerinizin yalan yere nitelendirmesinden ötürü “Şu helâldir, şu haramdır,” demeyin, yoksa Allah hakkında yalan uydurmuş (Allah’a iftira atmış) olursunuz. Allah hakkında yalan uyduranlar ise kurtulamazlar.”
Yorumlar
Yorum Gönder